Toplumda Geri Kalmamak İçin Bilgili Olmak Şart Mıdır?

Bilgi zirvenin kendisi olmakla beraber bir iş, bir duygu vb. tüm insani düşünce ve maddiyatın temelidir. Her türlü girişimden önce atılan ilk adımdır. Düşünce yetisine sahip olan insan, ilk başta kendisine şu soruyu sormalıdır; Bilgi nedir? Bilgi; insan aklının alabileceği gerçek, olgu ve ilkelerin tümüne verilen addır. Başka cevap olarak bilgi; araştırma, gözlem ya da öğrenme yoluyla elde edilen gerçektir. Bilginin temeli verdiğimiz bu cevaplar ile temeli sağlam olandır. Uygulamaya koymak için insan önce öğrenmeli, bilgiye ulaşmalı ki maddiyata uygulayabilsin ve bunu aktarabilirsin.

Her toplumun böylelikle yaşamı sürdürebilmesi için ve topluluğun devam edebilmesi için bilginin kendisine ulaşması gerekir. Toplum böylelikle kendisini ilerletecek, geliştirecek ve hayata dair kazanımlarını yerine geçecek olan alt nesile aktarabilecektir. Toplum sadece bir işleyişten ibaret olmamakla beraber kendisine nüfuz edecek her alanda bu birikime sahip olmak zorunda olduğunu yaşadığı ve yaşattığı her alanda hissedecektir. Böylece bu silsile içerisinde bilgi, toplumun temeline oturacak ve onun işleyişine katkıda bulunacaktır.

 Bilgi ve Toplum

Toplumda Geri Kalmamak İçin Bilgili Olmak Şart Mıdır?

Dünyada insan, kendi varlığını hissettiği andan itibaren sorgulamaya, tartışmaya, doğru olanı yapmaya ve kendini eleştirmeye dair her zaman ihtiyaç halinde olmuştur. İnsan, bu zamandan itibaren yaşamak için çevresini ve etki edebileceği her türlü koşulu araştırmış veya kendini buna iten her türlü etkiyle karşılaşıp, bu etkilere çözüm aramıştır. Örnek olarak; Hayatta kalmak için ne yapmalı? Daha iyi koşullarda yaşamanın sırrı nedir? İklim şartlarına karşı nasıl bir tutum sergilemek gerekir? Vb. soruları kendine sorarak ve cevapları arayıp, bularak birtakım sonuçlara ulaşmıştır. Bilgi, bu yönü itibariyle insanın daha ilk dönemlerde hayatta nasıl tutunacağı ve bunu nasıl sürekli olarak devam ettirmesi gerektiği açısından insanlara ışık kaynağı olmuştur.

Bilgi ve Toplumun Gelişmişliği 

Toplumda Geri Kalmamak İçin Bilgili Olmak Şart Mıdır?

Girişte ve “Bilgi ve Toplum” başlığında belirttiğimiz gibi insan, ilk zamanlarda hayatta kalma bilgisi ve çeşitli temel ihtiyaçların giderilmesi açısından araştırmış, sorgulamış ve birtakım “bilgilere” ulaşmıştır. Böylelikle insan, sorgusunun sonucunda bu bilgilere ulaşarak aslında hayatta var olmak nedir? Sorusuna cevap bulmuştur. Daha ilerisi için düşünürsek eğer insan, sonsuz ufukta ilerlerken hep daha fazlasını istemiş ve böylece daha fazlasını sorgulamıştır. Peki, bu yönde bilginin, bilmenin insana dair katkıları neler olmuştur? Her dönem bilginin peşinden koşmuş filozof, bilim insanı vb. kişiler olmuştur. İnsanlar bu meşgaleler için boş uğraş olarak değil; hayatı kolaylaştırmak, daha ötesine gitmek gibi bir yol çizmişlerdir. Daha ilk zamanlardan düşünecek olursak taş yontan insandan bugün Ay’a ve uzayda birtakım çalışmalar yapan insanlara gelindiğini görmek çokta anormal bir durum olmayacaktır.

İnsan ihtiyacının gereğini almış ve daha da ötesine götürmüştür. Soğuk iklime karşı daha korunaklı kıyafetler, sıcak iklime karşı daha serin tutacak kıyafetler, birbirleri arasında iletişimi arttırmak için kuş ile yapılan habercilikten bir tuş ile yapılan haberleşme ağlarına, savunma için bıçaktan yine tek tuşla atılan silah argümanlarına, kalkan ile korunmaktan zırhlı araçlara kadar her türlü ilerlemenin peşine düşmüştür. Daha okuma yazma ortada olmaz iken tüm dünyadaki ilerleyişi sağlamak için yazı ve okumanın temel alınmasına kadar sürüsüyle örnekler verilebilir. Bu bilgiler ışığında söylemeliyiz ki toplum; araştırmazsa, sorgulamazsa ve kendini yeniliğe kapalı tutarsa zaman ne kadar değişirse değişsin hep aynı zamanı yaşıyor gibi hissedecektir. Ve bu toplumu ileri bir adıma yöneltmeyip diğer toplumlardan her daim bir adım geri de tutacaktır.

Toplumlar, yaşayışlarını sürdürebilmek adına bilginin peşinde koşmak zorundadır. Bilgi; toplumları keşif uçaklarına bindirecek ve her daim yenisini sunacaktır. Daha da öteye ve daha da ileriye götürmek adına sonu olmayan bir yolculuk sunacaktır. Ve bu yola çıkan toplumlar daha ilk zamanlardan bu hale kadar aldığı değişimi daha kullanışlı ve modern bir halde bulacaklar ve bunun tadını çıkaracaklardır.